Ağız ve dil kanserlerinin (oral kavite kanserleri) dünya ve Türkiye’deki sıklığı nedir?
Baş boyun kanserleri dünyadaki tüm kanserler içerisinde 6. sıklıkta yer almaktadır. Dünyada her yıl 600.000’in üzerinde hasta yeni tanı almaktadır. Baş boyun kanserlerinin çoğunluğunu (%90) üst solunum ve sindirim yolu mukozasından (örtücü tabaka) kaynaklanan skuamozhücreli kanser oluşturmaktadır. Baş boyun kanserlerinin oluştuğu bölgeler şu şekildedir; 1-ağız boşluğu-oral kavite, 2-gırtlak-larinks, 3-boğaz-orofarinks, 4-geniz-nazofarinks, 5-burun ve sinüs boşlukları-paranazal sinüsler, 6-tükrük bezleri, 7-yutak-hipofarinks. Bu bölgelerin herbirinde ki kanserler farklı seyredebilir. Ayrıca her bir bölgenin de alt bölgeleri vardır.
Dünyada, ağız kanserlerinin sıklığı, baş boyun kanserleri içinde üst sıralarda yer alır. Ülkemizde Sağlık Bakanlığı Kanser Daire Başkanlığı’nın 2015 verilerine göre Türkiye’de en sık görülen baş boyun kanseri gırtlak (larenks) kanseri, ikinci sıklıkta görülen ise ağız kanserleridir. Ağız kanserleri içinde ise en sık dil kanseri görülür. Ülkemizde her yıl yaklaşık 2500 civarında yeni ağız boşluğu kanseri hastası beklenmektedir. Bu hastaların erken dönemde yakalanması tedavinin başarısı açısından çok önemlidir.
Ağız kanserlerinin alt bölgeleri nelerdir?
Ağız, anatomik olarak yumuşak damaktan dudaklara kadar olan bölgeyi içerir. Bu bölge içerisindeki alt bölgeler; dil, ağız tabanı, sert damak, yanak, diş eti, alt ve üst çenenin diş çıkıntılarıdır. Bu bölgeler içinde en sık dilde tümör görülür. Dilin de en sık yan kenarlarından tümör kaynaklanmaktadır
Ağız kanserleri kimlerde görülür ve nasıl belirti verir?
Ağız kanserleri yetişkin yaşlarda ve çoğunlukla 30 lu yaşlardan sonra görülür. Çocukluk çağında çok çok nadirdir, 30 yaş altında ise nadir ama mümkündür. Ülkemizde hem kadınlarda hem de erkeklerde görülür, kadınlarda oran biraz daha yüksektir.
Ağız içerisinde en çok görülen lezyonlar aftlar olup bunların çoğu kanserle ilişkisizdir. Ayrıca sık oluşan ve küçük boyutlu aftlar kanser değildir. Kanser ihtimali olan aftlar genellikle iki haftadan uzun süredir olan, gittikçe büyüyen ve ağrısız yaralardır. Böyle durumlarda Baş Boyun Cerrahı’na başvurmanız gerekir.
Ağız içerisinde diğer en sık lezyonlar kanser gelişme ihtimali de olan lökoplaki (beyaz renkli lezyon) ve eritroplakidir (kırmızı renki lezyon). Bu lezyonlar mutlaka incelenmeli ve gerekirse parça alınarak kanser olasılığı araştırılmalıdır.
Ağız içerisinde büyüyen tümör kitle etkisi ağız içerisinde şişlik hissi verebilir. Bunun yanı sıra kötü ağız kokusu, konuşma problemi, çiğneme ya da yutma bozuklukları ortaya çıkabilir. Sinirleri ya da çene kemiklerini tutan tümör varlığında ağrı, dil hareketlerinde kısıtlılık olabilir. Daha büyük tümörler çeneden ya da ağız içerisinden dışarı taşabilir.
Ağız içi yaralar için ne zaman doktora başvurmalı?
Ağız içinde geçmeyen/iyileşmeyen yara varsa ve bu süre 2 haftayı geçtiyse mutlaka bir Kulak Burun Boğaz uzmanına görünmek gerekir. Bu yaralar ağrılı veya ağrısız olabilirler ve hep aynı yerde sebat ederler, yani ağız içinde yer değiştirmezler. Bu yaralar kabarıklık, sertlik veya çöküntü şeklinde olabilir. Büyük çoğunlukla gözle muayene sırasında görülürler, nadiren göze çarpan bir yara olmaz ama mukoza altında sertlik şeklinde oluşabilir.
Ağız kanserlerinin sebepleri nelerdir?
Ağız kanserlerinin sebepleri ülkeden ülkeye değişebilir. Ağız kanserlerinin sık görüldüğü ülkeler olan Hindistan, ABD ve Fransa da sebepler farklı olabilir. Hindistan da betel cevizi denen uyuşturucu bir bitkinin çiğnenmesi, ABD ve Fransa da içki ve sigaranın birlikte fazla tüketilmesi en önemli sebeplerdir. Bizim ülkemizde ise ağız kanserlerinin oluşma sebepleri ile ilgili yeterli veri yoktur. Bizim ülkemizde genetik yatkınlık, kötü ağız hijyeni başlıca sebepler olabilir, yine sigara ve alkol de rol oynayabilir.
Dildeki yarık veya tüylerle kanser arasında ilişki var mıdır?
Bazı normal insanlarda yapısal olarak dilde yarıklar olabilir, bu yarıklar bazen bütün dili kaplayabilir. Bu durum coğrafya dili olarak tanımlanır. Ayrıca bazı dillerde tüylenme de görülebilir ve tüylü dil olarak adlandırılır. Her iki durumunda kanserle ilgili gösterilmiş bir ilişkisi yoktur. Bu durumda olan kişiler de en azından bir defa KBB uzmanına görünmelidir.
HPV (Human papilloma virüs) ağız kanserine sebep olabilir mi?
HPV cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyon olup çoğunlukla siğil şeklinde yaralar oluşturur. Rahim ağzı kanserinin önemli bir sebebi olduğu gibi orofarinks yani boğaz kanserlerinde de (bademcik, dil kökü kanserleri) rol oynar. Ancak ağız kanserlerindeki rolü yok denecek kadar azdır.
Her HPV enfeksiyonu kansere sebep olur mu?
Her HPV enfeksiyonu kansere sebep olmaz ve hiçbir bulgu da vermeyebilir. Şüpheli cinsel ilişkisi olan ve boğaz bölgesinde geçmeyen kabarıklık veya yarası olanların KBB hekimine başvurmaları çok önemlidir. Muayene sonucu şüpheli bir lezyon varsa biyopsi yapmak yeterli olacaktır.
Çok çeşitli HPV türleri vardır, bunların büyük kısmı ciltte, genital bölgelerde veya boğazda siğil şeklinde iyi huylu lezyonlara sebep olur. HPV16 ve 18 tipleri daha çok kanserler ilişkilidir. Yine bu türlerle enfekte olsa bile hepsinde kanser oluşacağı anlamına gelmez.
Bugün için ülkemizde HPV enfeksiyonu taşıyıcısı olan kişilerin sayısı çok yüksek değildir.
HPV enfeksiyonu olduğunu gösteren bir kan testi var mıdır?
Bugün için günlük pratikte kullanılan ve HPV enfeksiyonu olduğunu gösteren bir kan testi yoktur. Tanı genellikle sürüntülerden yapılacak incelemelerle veya şüpheli lezyonların biyopsisi ile konulabilir.
Ağız kanserleri lenf bezlerine sıçrar mı, veya uzak bölge sıçraması (metastaz) yapar mı?
Kanserin ağız içerisindeki kaynaklandığı alt bölgeye göre değişen oranlarda boyundaki lenf damarlarına sıçrama (lenfatik metastaz) görülebilir. Ağız içerisinde en çok lenf damarına sıçrama olasılığı ağız tabanı kanserinde görülür (%50). Ağız tabanını dil retromolar, bukkalkanseri takip eder. Lenf damarına kanser sıçraması olduğunda tam tedavi şansı azalır, bu nedenle ağzı içindeki yaralar için erken dönemde doktora başvurmak çok önemlidir.
Ağız ve dil kanserlerinin tanısında kullanılan yöntemler nelerdir?
Ağız ve dil kanserlerinde iyi bir muayene yapılmalıdır. Ağız içerisinde kitlenin boyutu, yüzeyden kabarık olup olmaması, çevresinde sertlik varlığı gibi tümör özellikleri ile birlikte boyunda lenf damarına sıçrama ile ilgili bulgular değerlendirilmelidir. Bilgisayarlı tomografi (BT) tümör ve lenf bezlerine sıçrama ile ilgili bilgiler verebilir. Bunun yan sıra tümörün kemik dokulara uzanması hakkıda bilgiler de verebilir. Manyetik rezonans (MR) kanserin yumuşak doku ile ilgili değerli bilgiler verirken kemik uzanımı hakkında bilgisayarlı tomografiden daha az güvenilirdir. Ayrıca boyun lenf bezlerine sıçrama hakkında tomografi ile benzer sonuçlar verir. Ayrıca özellikle ileri evre kanserlerde tümörün akciğere sıçrama ihtimaline karşı akciğer bilgisayarlı tomografisi yapılması gereklidir. Tüm vücudun kanser tarama yöntemlerinden olan Pozitron Emisyon Tomografisi (PET) erken evre kanserlerde gerekli değildir, ancak ileri evrelerde yapılabilir.
Ağız ve dil kanserlerinde tanıya ulaşmak için diğer kanserlerde olduğu gibi ağız içerisindeki yaradan parça alınır. Bilinenin aksine bu işlem parça alınacak bölgenin uyuşturulması ile ağrısız bir işlemdir. Bu işlem sırasında alınan küçük parçayla tanıya kolayca ulaşılabilir.
Ağız ve dil kanserlerinin tipleri nelerdir?
Ağız ve dil kanserlerinin %90’dan fazlasını ağız boşluğunun örtücü tabakasından kaynaklanan skuamöz hücreli kanser oluşturur. Ayrıca, ağzın yüzeyini oluşturan hücrelerin altında küçük tükürük bezleri bulunmaktadır. Bu tükürük bezlerinden kaynaklanan kanserler ağız kanserlerinin %5’ini oluşturur. Bunlar haricinde geride kalan kas, damar ve kemikten kaynaklanan kanserler oldukça az görülmektedir.
Ağız ve dil kanserlerine tedavi yaklaşımı nasıl olmalıdır?
Ağız ve dil kanserlerinin standart tedavisi ameliyattır. Bununla birlikte dil, ağız tabanı ve yanak kanserlerinde boyun lenf bezlerine sıçrama tespit edilmemiş olsa bile ağız içerisindeki tümörlerin çıkarılmasına ek olarak boyun lenf bezlerinin de olası gizli metastazlar için çıkarılması gereklidir. Genellikle kanserin erken evrelerinde bu tedavi yeterlidir. İleri evrelerde yani büyük tümörlerde ve boyun lenf bezlerine sıçramış kanserlerde ameliyata ek olarak ışın (radyoterapi) ve/veya kanser ilaç tedavisi (kemoterapi) eklenebilir. Ameliyatla çıkarılamayacak kanserlerde ışın ve kanser ilaç tedavisi kullanılabilir ve bu tedavinin cevabına göre cerrahi tedavi tekrardan gündeme gelebilir.
Ağız kanserlerinde tedavi şansı ne kadardır?
Ağız kanserlerinin erken yakalanması çok önemlidir. Eğer tümör gerçekten erken evrede yakalanmışsa, yani tümör primer tümör küçük ve lenf bezleri temizse iyi bir ameliyatla hastalıktan kurtulma olasılığı %80 ler civarındadır. Ancak primer tümör büyük, lenf bezi metastazı varsa tedavi şansı azalır ancak yine de önemli bir iyileşme şansı vardır.
Ağız kanserlerinde ışın tedavisi (radyoterapi) ve kemoterapi verilir mi?
Ağız kanserlerinin esas tedavisi iyi bir ameliyattır; patolojik inceleme sonucunda da tümörün erken evrede olduğu teyid edilirse başka tedaviye gerek olmaz. Ancak bazen tümör küçük olsa da biyolojisi kötü olabilir ve patoloji incelemesinde de buna dair bulgular varsa ek tedavi planlanabilir. Bu durum baştan beri ileri evre olan kanserler için de geçerlidir. Bu ek tedavi çoğunlukla sadece radyoterapidir veya bazen radyoterapiye kemoterapi de eklenebilir.
Radyoterapi ve/veya kemoterapi hiçbir zaman ağız kanserlerinin primer tedavisinde kullanılmaz, sadece ek tedavi olarak kullanılabilir.
Ağız kanseri ameliyatından sonra yutma ve konuşma etkilenir mi, boğaz da delik olur mu?
Erken evre yakalanmış hastaların ameliyatlarından sonra fonksiyon bozukluğu yok denecek kadar azdır. İleri evrelerde yani ağız içinden fazla doku çıkarmak gerektiğinde ise bu fonksiyonlarda bazı bozulmalar olabilir. Bu durumun oluşmasını engellemek için ağız içinin rekonstrüks,iyonu (tekrar yapılması) için vücudun başka bölgelerinden dokular getirebiliriz.
Ağız kanserleri ameliyatlarında gırtak korunur, bu nedenle boğazda kalıcı delik hiçbir zaman yoktur, ancak sadece ileri evrelerde geçici delik açılabilir ve bu delik te genellikle birkaç hafta içinde kapatılır.
Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.© 2024, Tüm hakları saklıdır. Gizlilik Sözleşmesi. Bu web sitesi CEOTECH tarafından yapılmıştır. Daha detaylı bilgi almak için lütfen tıklayınız.