Tiroid dokusu içinde herhangi bir anormal büyüme, tiroid nodülü olarak adlandırılır. Tiroid nodüllerinin % 90-95’i iyi huyludur (benign), ve oldukça sık görülür. Yetişkinlerin yaklaşık %10-40’ında ultrasonla nodül tespit edilebilir (prevalans). Ultrason nodüllerin belirlenmesinde en önemli yardımcıdır, gelişmiş bir ultrasonla 3-4 mm çapındaki nodüller bile görülebilir. Bu nodüller genellikle hormon salgılamaz, bazen normal tiroid dokusu gibi çalışabilir, nadiren de aşırı hormon salgılayıp hastada hipertiroidiye sebep olabilir.
HER NODÜL AMELİYAT EDİLMELİ Mİ?
Nodül korkulacak bir durum değildir, bunların çok küçük bir kısmı kanser olabilir (%5-10). Bu nedenle her nodülün mutlaka ameliyat edilmesi gerekli değildir. Kanser şüphesi yüksek olan ve/ veya büyük (> 4cm) nodüller için ameliyat uygulanmalıdır. Bazen aşırı çalışan nodüller için de ameliyat planlanabilir.
NODÜL SAYISI ÖNEMLİ MİDİR?
Yüksek teknolojili ultrasonun yaygınlaşmasından önce, tek nodülün kanser olma olasılığının daha yüksek olduğuna inanılırdı. Çünkü elle muayenede ve sintigrafide 2 cm in altındaki nodüllerin tespit edilmesi çok güçtür. Ancak ultrasonla 3-4 mm lik nodüller de tespit edilir hale gelince, aslında çoğunlukla çok sayıda nodül olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle çok sayıda nodül olduğunda da(multinodüler guatr) nodüllerden biri veya birkaçı kanser olabileceği gibi tek başına olan bir nodül de kanser olabilir. Bu nedenle nodül sayısının bir önemi yoktur, nodüllerin ultrasonografik özellikleri daha önemlidir.
NODÜLDE KANSER OLDUĞUNU AMELİYAT ÖNCESİ BELİRLEMEK MÜMKÜN MÜ?
Günümüzde bu konuda çok önemli 2 test yöntemi mevcuttur. Birincisi ultrason incelemesidir ki artık tiroid hastalıklarının olmazsa olmaz değerlendirme yöntemidir. Ultrason incelemesinde nodül boyutunun yanısıra içeriği, kireçlenme (kalsifikasyon) paterni, damarlanması ve sınırlarının düzenliliği gibi özelliklere dikkat edilerek kanser olasılığı öngörülebilir. İkinci önemli test ki kanser şüphesi doğduğunda olmazsa olmaz olan ince iğne biyopsisidir. Bu işlem ultrasonu yapan hekim tarafından ultrason eşliğinde gerçekleştirilir; iğne ile enjektör içine çekilen doku örnekleri camlar (lam) üstüne yayılıp mikroskopla sitologlar tarafından incelenir. Bu örnekler sitolog tarfından iyi huylu (benign), kanser (malign), şüpheli veya yetersiz olarak rapor edilir. Kanser rapor edilenlerin hepsi, şüpheli olanların bir kısmı ameliyat edilir; iyi huylu ve yetersiz olanlar ise takip edilir.
NODÜLLERİN BÜYÜKLÜĞÜ ÖNEMLİ MİDİR?
Genel olarak 1 cm den küçük nodüllerin kanser olma olasılığı daha azdır, ancak 4-5 mm lik bir nodülde bile kanser çok nadir de olsa olabilir. Nodül büyüdükçe kanser olma olasılığının arttığına dair yeterli delil yoktur, burada belirleyici olan ultrason ve iğne biyopsisi sonuçlarıdır. Ancak 4cm (40 mm) nin üstündeki nodüller; ultrason ve sitoloji bulguları negatif bile olsa ameliyat edilir. Bunun nedenleri şu şekilde sıralanabilir; büyük nodülün etrafa bası yapabilir, biyopsi sırasında iğnenin ucu nodülün içindeki küçük kanser alanını kaçırmış olabilir.
SİNTİGRAFİ MUTLAKA YAPILMALI MIDIR?
Nodül değerlendirmesinde sintigrafi yapılması mutlak gerekli değildir. Sintigrafi ile tiroid bezi ve nodüllerin aktif olup olmadığı anlaşılır. Nodül sıcaksa (hiper-aktifse) kanser olma olasılığı sıfıra yakındır, soğuk (hipoaktif) nodülde kanser olma olasılığı az da olsa vardır. Nodül değerlendirmesinde kanser ayrımını yapan en önemli tetkikler ultrason ve iğne biyopsisidir.